Dorian Gray''Yüzü unutulmaz..Arzuları düşünülemez..Laneti akla hayale sığmaz..Sonsuza kadar genç..Sonsuza kadar mükemmel..Sonsuza kadar lanetlenmiş..'' Sonunda istediğim oldu arkadaşlar.Hem de fazlasıyla.Film Oscar Wilde'in
''The Picture of Dorian Gray/Dorian Gray'in Resmi'' adlı romanından uyarlanmıştır.Kitabı okumuştum ve çook etkilenmiştim gerçekten.En sevdiğim roman oldu ve sadece bu kitabıyla bile Oscar Wilde'e hayran oldum. (: Ayrıca roman Oscar Wilde'in hakkında ''Herkes beni Lord Henry'ye benzetiyor.Ancak ben kendimi Basil Hallword'a yakın buluyorum.Oysa Dorian Gray olmak isterdim.'' gibi bir açıklama yaptığı tek romanı.Romanın sinema uyarlamaları var fakat yeni değiller.Benim de istediğim oldu ve günümüzde yeniden sinemaya uyarlandı.Hem dee..Ben Barnes ile <3 Neyse fazla uzatmadan birkaç bilgi vereyim.
Romanın KahramanlarıDorian Gray: Hikayenin ana kahramanıdır.Yirmili yaşlarının başında, herkesi hayran bırakacak kadar yakışıklı ve alımlı bir gençtir. Dorian Gray, sanatı, okumayı ve sosyetik mekanları gezmeyi seven üst tabakadan bir kişidir. Henüz çok genç olduğu için, kişiliği tam oturmamıştır ve çevresindeki insanların düşüncelerinden çok etkilenmektedir.
Lord Henry: Orta yaşlarda, zengin, gösterişi seven, hayatta hiçbir sınır tanımadan her türlü zevkin tadılması gerektiğine inanan bir kişidir. Lord Henry, Dorian Gray’in en yakın dostlarından biridir. Fakat Dorian’a iyilikten çok zararı dokunmuş bir dosttur. Dorian’ın yanlışlar yapmasına göz yummaktadır.
Basil Hallward: Orta yaşlarda, üst tabakadan insanların portrelerini yapan bir ressamdır. Yaptığı en büyük eseri Dorian Gray’in portresidir. Ayrıca Dorian’ın çevresindeki en yakın insanlardan biridir. Dorian’ın sağduyusu gibi davranmakta, genç yaşta yapabileceği her tür hatadan onu korumak istemektedir. Dorian için endişe edebilecek tek kişidir.
Sybl Vane: Sybl, orta tabakadan şehir tiyatrolarında oynayan, genç yaşta bir tiyatrocudur. Gençliği, güzelliği ve yeteneği Dorian tarafından çok beğenilmiştir. Dorian’ın isteği üzerine onunla nişanlanmış fakat yanlış bir karar vermiştir.
Bunlar baş karakterler.Birçok yan karakter de bulunmaktadır.
Dorian Gray, son derece ilgi çekici ve herkeste büyük bir hayranlık uyandıracak kadar yakışıklı bir genç adamdır. Basil Hallward adındaki ünlü bir ressamla tanışır ve Basil hayran kaldığı bu genç adama portresini yapmayı teklif eder.Genç Dorian'ın kabul etmesi üzerine Basil portreyi yapar ve Dorian'a armağan eder.Dorian
bu sırada Lord Henry ile tanışır. Lord, Dorian'ı çok beğenmiştir fakat ona her türlü günaha ve kötülüğe davet edecek bir yaşam tarzı aşılamaya başlar. Bu sırada Basil Hallward ise, Dorian'a gizliden bir sevgi ve hayranlık duyarken, onun bu adama uymasını istememektedir. Dorian ise Lord Henry'nin teklif ettiği hızlı hayatı benimsemektedir. Sosyetik partilerin yanı sıra, tiyatroya gitmekten de çok hoşlanan Dorian, bir gün Londra'nın ara sokaklarında yürürken ikinci sınıf bir tiyatroya girer.Tesadüfen girdiği tiyatroda başrol oynayan Sybl Vane'e ilk görüşte aşık olur. Tanıştıktan sonra çift, evlenmeye karar verir fakat Lord bu kızın Dorian'a yakışmayacağını belirterek ayrılıklarına sebep olur. Bu ayrılıktan sonra kız intihar eder ve ölür.
Aradan uzun bir zaman geçerken Dorian Gary'in çevresiyle ilişkileri kötüye gitmeye başlar ve Dorian iç dünyasında mutsuzlaşmaya başlar.Bu yüzden portresiyle bir canlıymışçasına konuşmaya ve onu sevmeye başlar. Onu diğer insanlarda gizler ve saklar. Fakat portresi gün geçtikçe çirkinleşmektedir.
Kendini hızlı hayatın büyüsüne kaptıran Dorian'ın Basil Hallward'la arası soğumuştur.Bir gece onu yolda gören Dorian,Basil'i evine çağırıp gün geçtikçe çirkinleşen resmini gösterir.Buna çok şaşıran Basil ne yapacağını bilemez ve o sırada şok geçiren Dorian , Basil'i öldürür.Ve başka bir arkadaşını tehdit ederek cesedi ortadan kaldırır.Bu cinayetten kimsenin haberi olmaz.
Dorian iyiden iyiye kötüleşmektedir ve ruhsal dengesini yitirir.İşlediği cinayeti bir türlü unutamaz.Cinayetin tek tanığı ve kanıtı olarak gördüğü portreyi yok etmeye karar verir.Ona bıçakla saldırır.Gürültüyü duyan hizmetçiler odaya girdiklerinde portreyi sapasağlam ve ilk günkü kadar güzel, Dorian'ı ise tanınamayacak kadar çirkin bir halde ve ölü olarak bulurlar.